Ayna Nöron Nedir?

 Ayna nöron kavramıyla şimdiye kadar hiç karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız ilk nerede ve ne zaman karşılaştınız? Peki, karşılaştığınız vakit hiç dikkatinizi çekip de altını çizmek aklınıza geldi mi?
 Ayna nöron kavramı için “Wikipedia Bey” şöyle bir tanımda bulunuyor öncelikle: “Ayna nöron, bir hayvanın herhangi bir hareketi kendisi yaptığında ve aynı hareketi yapan birini gözlemlediği durumların her ikisinde de ateşlenen nöronlar için kullanılan terimdir.”

Biz bunu daha basit bir ifadeyle şu şekilde de özetleyebiliriz: “Ayna nöron = Empati.” Hatta bunu mizahi olarak şöyle de tanımlayabiliriz: “Senin anana, bacına aynısını yapsalar hoşuna gider mi?”








Gel gelelim ayna nöronun keşfediliş hikayesine…

20.yüzyılın son dönemecine girerken iki İtalyan bilim adamı kafadar maymunların psikolojisi ile alakalı incelemeler yaparken ayna nöronlarla karşılaşıyorlar. Şöyle ki: Maymunlar muz yerken beyinlerindeki enerji ile maymunların karşısında insanların muz yerken maymunun bunu izleyip beyninde oluşan enerjinin aynı kaynaktan oluştuğunu saptadılar.
Maymun muzu yemese bile muz yiyen birisini gördüğü vakit sanki muz yiyormuş gibi beyninden yüksek voltajlarla sinyal vermeye başlıyor. İşte burada devreye giren o sihirli güç “ayna nöron”lar oluyor.


Ayna nöronlar, başta işitme ve görme olmak üzere bütün duyular vasıtasıyla, dış dünyadan gelen sinyalleri alıp, âdeta onların fotokopisini saklayan hücrelerdir. Bu nöronlar taklit etme ve karşıdakinden öğrenme gibi bir süreçte kendilerine verilmiş rolü hassas bir şekilde yansıtmakta ve kişiyi elinde olmadan taklide meyilli hâle getirmektedir. Bu durum beynin tamamen normal bir fonksiyonudur.

Daha sonra yapılan araştırmalar ayna nöronların insan beyninde “broca” denen ve konuşmadan sorumlu olduğu bilinen bölgede bulunduğunu gösterdi.


Son zamanlarda üzerinde ciddi araştırma yapılan ayna nöronlar psikoloji biliminin temel yapı taşlarından biri hale geldi. Öyle ki “sürü psikolojisi” adını verdiğimiz vakanın bile ayna nöronlar sebebiyle gerçekleştiği kanıtlanmış durumda.
Özellikle de ayna nöronların beynimizde çocuk yaşlarda oldukça fazla olduğu ve zamanla bunların kişinin DNA kodlarına bağlı olarak zayıfladığı gözlemlenmiştir. Buradan hareketle de çocukların öğrenme kapasitelerinin niçin “çok fazla” olduğunu anlayabiliriz.
Kendinizi hiç, başkalarının mimiklerini taklit ederken yakaladınız mı, ya da nerede duyduğunuzu hatırlamadığınız bir şarkının dilinize dolandığı oldu mu? (İsmail YK veya Ajdar’ın şarkılarını ezberleme sebebimiz muhtemelen ayna nöronlarımız.) Çevrenizdeki bir insan esnediğinde sizin de esnemeniz sizce bir tesadüf mü? Ya da karşınızdaki insanın kahkahalara boğulmasının ardından sizde beliren gülme isteği? Hatta dramatik bir film izlediğinizde gözlerinizden süzülen yaşların sebebi sizce de “ayna nöronlarımız” değil midir?



İşte hayatımızın merkezine böyle “sinsice” yerleşmiş olan bir kavram ayna nöronlar. Merak edilen soru ise şu: “ Her şey nasıl başladı?”  Her şey, yansıma ile başladı, milyonlarca kilometre öteden gelen güneş ışını dünyaya vardığında, yansıdı. Yansıma bugün beyinlerimizde devam ediyor.
Hakkında cilt cilt ansiklopediler yazılan böylesine şahane bir konuyu iki sayfaya sığdırmaya çalıştım. Bundan sonraki yazılarımda da bu konunun biraz daha üzerine gidip  “sinestezi, sosyopati, psikopati” gibi kavramlarla karşınıza çıkmaya çalışacağım efendim.
Konuya dair bilgi edinmek ve merakınızı arttırmak isterseniz Adam Fawer’a ait “Empati” adlı kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir. Ayrıca Dexter hayranları da 8×1 ‘de bununla alakalı bir cinayetle karşılaşacaklardır.

Dexter 8×1’den bir görüntü. Yukarıda bahsettiğimiz gibi beynin “broca” kısmı çıkarılmış. Burada psikopatiye yani empati yoksunluğuna bir gönderme yapılmış.

Sağlıcakla kalınız…



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dil-i Medya

Gökyüzü